Günebakan köyünün en büyük derdi kuraklıktır. Uzun süren susuzluk nedeniyle zor günler geçiren köylüler, çareyi geleneksel yöntemlere başvurmakta bulurlar ve yağmur duasına çıkmaya karar verirler. Dualar edilir edilmez gözler gökyüzüne çevrilir, herkes yağmurun yağmasını beklerken, umduklarından çok farklı bir olay gerçekleşir. Gökten yağmur yerine, parlak göktaşı parçaları düşmeye başlar.
Bu sıra dışı olay, köyde büyük bir şaşkınlık yaratır. Kısa sürede bu mucizevi taşların değerli olduğu anlaşılır. Köye, göktaşlarını incelemek ve satın almak için Amerikalı, Alman ve Rus ajanlar akın etmeye başlar. Yüksek fiyatlarla satılan göktaşları, köylüler için yeni bir geçim kaynağı olurken, kurnaz muhtar İsmet (Şafak Sezer) de bu durumdan faydalanmaya çalışır. İsmet, köylülerin sattığı her taş başına bağış toplamaya kalkışır.
Köyde yaşanan bu hareketlilik sırasında, muhtar İsmet'in şarkıcı oğlu Bahadır da köyü ziyaret eden muhabir Ceylan'a aşık olur. Bu beklenmedik aşk, işleri daha da karıştırır ve köydeki olaylar komik bir hal almaya başlar.